top of page

Tanım olarak 500 gr’dan (baş popo mesafesi 25 mm’den) büyük bebek ve eşinin rahimden dışarı çıkmasına doğum adı verilir.

 

Yenidoğanın sorunsuz bir biçimde yaşayabilmesi için doğum zamanının sıkı bir kontrol altında olması gerekmektedir. Tekil bir gebeliğin ortalama süresi 40 hafta, 280 gündür. Gebelerin yalnızca % 5’i belirlenen doğum tarihinde doğumu gerçekleştiriler. Genellikle 39 . hafta civarında doğum gerçekleşir.

 

Teorik olarak 37. haftadan sonra 42. haftadan önce doğumun gerçekleşmesi normal olarak kabul edilir. Pratikte ise 36. Haftadan sonra doğum eylemi gerçekleştiğinde de normal olarak kabul edilmelidir. Prematür (<36. Gebelik haftası) ya da gün aşımı (>42. gebelik haftası) doğumlarda yeni doğan için önemli sıkıntılar olabilir, anne karnında bebek ölümleri görülebilir. Doğumun gerçekleşebilmesi için uterusun düzensiz kasılmalrının düzenli hale gelmesi ve devamlılığı gerekmektedir. Bu kasılmalarla birlikkte rahim ağzı olgunlaşır, yumuşar, incelir ve açılır. Kasılmalar ile birlikte bebek aşağı doğru iner, açılan ve yumuşayan rahim ağzından ve kemik yapıdan geçerek doğar.

 

Doğumun belirtileri

Çevrenizdeki doğum yapmış herkes size kendi doğumu hakkında farklı farklı hikayeler anlatacaktır. Bundan da anlaşılacağı gibi sizin de doğumunuz size özeldir. Buna rağmen herkesin yaşayabileceği doğumun yaklaştığını gösteren bazı belirtiler vardır:

 

  • Hafifleme

  • Son haftalar içerisinde bebeğin kemik yapı içerisine girmesiyle beraber karnınızın üst kısmı birazaşağıya inebilir, daha rahat nefes alabilir ve bir rahatlık hissedebilirsiniz.

  • Nişan gelmesi

  • Rahim ağzını tıkayan sümüksü, kanlı tıkacın atılması

  • Suların gelmesi

  • Genellikle bebek çıkarkan bazen de daha önce amnion kesesinin yırtılması sonucu amniotik sıvının dışarı akmasıdır. Amniotik sıvı nadiren fışkırma tarzında boşalabileceği gibi genellikle bacaklardan sızma tarzında olacaktır. Kokusuz ve renksiz bir sıvıdır. İdrardan ayrımını yaptığınız zaman doktorunuzla haberleşin ve hastaneye başvurun. Sularınız geldikten sonra enfeksiyona zemin hazırlamamak için tampon kullanmayın ve cinsel ilişkiye girmeyin. Gelen sıvının rengi yeşil ve kötü kokulu ise anormal bir durumun habercisi olabilir. Hızla hekiminize başvurun.

  • Düzenli kontraksiyonlar

  • Doğum öncesi düzensiz, şiddetinde değşiklik olmayan, istirhatle geçen doğuma hazırlık kasılmalarının doğum eylemi sırasında düzenli, sıklığı ve şiddeti giderek artan kasılmalar haline gelmesi.

 

Doğum eylemini kasılmalarının özellikleri:

  • Düzenlidir

  • Tahmin edilen bir düzeni vardır( 8 –10 dakikada bir gibi)

  • Gittikçe sıklaşır

  • Gittikçe uzar

  • Gittikçe güçlenir

  • Önce belde başlar, öne kasıklara doğru yayılır ve aşağı doğru baskı yapar

  • Hareket ya da pozisyon değişikliği kasılmanın gücünü azaltmaz, geçirmez

  • Kanlı akıntı gelebilir

  • Suların gelişi eşlik edebilir

  • Doktorunuzun vajinal muayenesinde rahim ağzı değişikleri görülür (açılma ve silinme)

 

Yalancı doğum eylemi

Tahmini doğum zamanı yaklaştıkça doğuma hazırlık ağrıları olan Braxton Hicks kontraksiyonları daha sık ve yoğun bir hal alır. Bir çok gebe bu kasılmalrı doğum eylemi gibi algılar ve yanlış alarm vermiş olur.

 

Yalancı eylemde;

  • Kasılmalar düzensi, aralıkları tahmin edilemezdir.

  • Kasılmaların şiddeti ve sıklığ artmaz

  • Sıklıkla tüm karında gerginlik oluşturan bir kasılmadır

  • Hareket ya da pozisyon değişikliği ile ağrı azalır ya da geçer

  • Kanlı akıntı, nişan yoktur

 

Kasılmalarınızın sıklığını süresini kaytedmeye çalışın, gerçek eylemde en az 30 sn süren gittikçe uzyarak 60 –90 sn süren ve sıklığı gittikçe artan kasılmalar our, pozisyon değişikli yalancı eylemde sizi rahatlatırken gerçek eylemde işe yaramaz. Gerçek eylemde sırt bel ağrıları olur , aşağıya doğru baskı hissedilir. Yalancı eylemde ise daha çok alt karın ve kasıklarda rahatsızlık hissi vardır

VAJİNAL (NORMAL) DOĞUM

 

Her kadının doğumu kendine özgüdür. Normal bir doğum eyleminde doğumun 3 evresi vardır.

 

Birinci evre

Rahim ağzında açılmaya ve silinmeye neden olacak güçteki kasılmaların başlamasından rahim ağzının tam açılmasına (kapalı konumdaki rahim ağzının 10 cm açıklığa ulaşması) kadar geçen süredir.

 

Doğum evrelerinin içerisindeki en uzun süren dönemdir. Kendi içinde Latent (sessiz) ve aktif dönem olarak ikiye arılır. Latent dönem rahim ağzının kapalı olduğu konumdan 5-20 dk aralıklarla gelen orta kuvvetteki kasılmalar ile 4 cm’e kadar açılmasına kadar geçen dönemdir. Süresi belirsizdir. Saatler bazen günler sürebilir. Aktif dönem ise geriye dönüşsüz, güçlü 2-5 dakikada bir gelen 60 saniye kadarsüren kasılmalar ile rahim ağzının 4 cm’den 10 cm’ye kadar açıldığı dönemdir. İlk gebeliklerde saatte ortalama 1 cm kadar açılma beklenir. Doğum yapmış gebelerde ise satte 1.2-1.5 cm kadar açılma izlenir. Ortalama olarak aktif dönem 8 saat kadar sürer. İlk gebeliği olan kadınlarda bu süre birkaç saat daha uzayabildiği gibi daha önce doğum yapmış kadınlar içinse bu süre daha kısa olabilir.

 

Sizi bu evrede neler bekler?

Kasılmalarınız başladığında hastaneye başvurduğunuzda doktorunuz sizi muayene edecektir. Bu muayene ile rahim ağzında açılma ve/veya silinme değerlendirilecektir. NST ile değerlendirildiğinizde düzenli ağrılarınız görülüyor ise rahim ağzında açılma ve silinme saptandıysa artık hastaneye yatma zamanınız gelmiştir. Muayene sırasında kemik yapıda doğumu engelleyeceek bir darlık saptanmaz ise hazırlıklarınız yapıldıktan sonra doğum eylemini takibi başlayacaktır. Bu takip sırasında bebeğiniz ve siz monitörize edileceksiniz. NST’de olduğu gibi doğum kasılmaları sırasında bebek kalp hareketlerindeki değişiklikler izlencek, başlangıçta 1-2 saatte bir daha sonra sıklaşan aralıklarla rahim ağzı muyeneniz yapılarak açılma rahim ağzı açılma hızı ve bebeğin çıkıma doğru inişi değelendirilecektir. Belirlenen sürelerde bu açılma ve /veya inişin olmaması anormal durumu belirtebilir. Bu ilerlememe durumunda ve eylem sırasında bebeğin kalp atılşlarının takibi yapılacağından kalp atışlarının bozulduğu durumlarda sezaryen kararı verilebilir.

Doğum eylemi spontan takip edilebileceği gibi bazı durumlarda suni sancı olarak tanımlanan ‘oksitosin’ ile indüksiyon da yapılabilir. Doğum ağrılarının hissdilmemesi için uygulanacak epidural anestezi doğumun ilk evresinde genellikle geri dönüşsüz olan aktif dönemin başlangıcında yapılmaktadır. ( 4 cm açıklğa erişince) epidural anestezi 1 .evreyi biraz uzatabilir.

Doğumun 1 evresinde ıkınma hissiniz doğarsa, bunu doktorunuz size tamamen hazırsınız ve ıkınmaya başlayabilirsiniz diyene kadar yapmayın. Hızlı hızlı solumak ve üflemenin faydası vardır. Erken ıkınmaya başlamak doğumu erteleyebilen veya başka problemler yaratabilen rahim ağzının yırtılmasına veya şişmesine sebep olabilir.

Tam açık hale hulaşıldığında artık doğumun ikinci evresi başlayacaktır. Bebeğin çıkacağı bu evre için ya doğumhaneye geçilerek ya da klinimizde olduğu doğum eylemi takip edilen ev ortamı yaratılmış odanızda yatağınızın pozisyonu değiştirilerek doğumunuzu yapabilirsiniz.

 

İkinci evre

Rahim ağzının tam açık(10 cm) durumundan bebeğin tamamen doğmasına kadar geçen süredir. Doktorununzun size tarif ettiği şekilde ağrılar sırasında ıkınırak bebeğinizin doğumna katkıda bulunacağınız dönemdir. 5-10 dakika ile birkaç saat arasında sürer. İlk doğumunu yapanlarda uzayabildiği gibi, daha önce doğum yapmış kadnlarda daha kısa sürecektir

 

Sizi bu evrede neler bekler?

Doğum masasına alındıktan sonra doktorunuzun tarif ve tavsiyelerine uyarak kasılmalarınınzı en güçlü olduğu andan itibaren derin bir nefes aldıktan sonra çenenizi göğsünüze dayayarak, ağzınızdan hiç nefes kaçırmadan tüm gücünüzle, ara vermeden ıkınmanız istenecektir. Yorulduğunuz zaman dinlenmek suretiyle ağrı boyunca ıkınmak bebeğin doğum kanalında ilerlemesini ve çıkışını kolaylaştıracaktır. Kasılma olmadığı zaman dinlenin ve ıkınmayın. Yeni kasılmada yeni bir güçle ıkınmanız gerekecektir. Her ıkınmayla bebeğiniz aşağı doğru inecek ve çıkıma yaklaşacaktır. Çıkıma ulaştığında perine bögesi kabracak ve vajen kasları bebeğin başını çepeçevre saracaktır. Bu duruma ‘taçlanma’ adı verilir. Bu noktadan sonra doktorunuz bir eliyle bebeğin çenesini kavramaya çalışıp diğer eliyle de başını yönlendirecektir. Artık ıkınmanıza gerek yoktur. Hatta bu anda ıkınmak bebeğin başının hızlı ve kontrolsüz olarak çıkışına neden olup vajen ve perine de gereksiz yırtılmalara neden olabilir. Bebğin başı doğduktan sonra doktorunuz başı sağa yada sola yönlendirip önce öndeki sonra arkadaki omuzun ve sonrasında da tüm vücudun doğmasını sağlayacaktır. İlk ağlama sesi ile yeni bir hayat başlamıştır. Bebeğiniz doğar doğmaz onu tutabilir sarılıp öpebilirsiniz. Bu ilk temas anne bebek ilişkisi açısından son derece önemlidir. bazı anneler bebek kanlı ve yağlı iken tutmaktan çekinebilirler. Ancak emin olun ki bunda çekinecek hiçbir şey yoktur. Bu arada bebek doğduktan sonra göbek kordonu klemplenerek kesilir ve anne ile olan organik bağ sonlandırılır. Bu mucize ana baba adayı da tanıklık edebilir hatta göbek kordunu da bizzat keserek bizzat bu olaya müdahil olabilir.

 

 

Üçüncü evre

Bebeğin tamamen doğması ile plasenta ve eklerinin tam olarak atılmasına kadar geçen süredir.

 

Sizi bu evrede neler bekler?

Bebeğiniz doğduktan sonra büyük bir rahatlama hissedeceksiniz. Bebeğinizi kollarınızın arasında veya karnınızın üstünde tutabilirsiniz. Anın tadını çıkartın ancak bilin ki doğum henüz bitmedi. Doğumun üçüncü aşamasında doktorunuz bebeğinizin eşini (plasenta) çıkartacak ve kanamanızın kontrol altında olduğundan emin olacaktır.

Genelde plasenta 5 veya 10 dakika içinde alınır. Bazı durumlarda 30 dakika kadar sürebilmektedir. Plasenta kendiliğinden çıkabileceği gibi, doktorununzun yapcağı manevralar ile rahim üzerinden bastırarak nadiren de elle rahim içersinden ayırmak suretiyle çıkartılır. Çıktıktan sonra içeride parça kalmadığından ve kanma olmadığından emin olunmalıdır. Plasenta ayrıldıktan sonra vajen duvarları kontroledilecektir, açıldı ise eğizyotomi dışında başka vajinal yaralanmalar olup olmadığı değerlendirilir ve sonrasında varsa epizyotomi ve diğer yarlanmalar tamir edilir. Bu işlemşer sonrasında perine bölgesinin temizliği yapılarak odanız alınabilirsiniz.

 

Doğum sonrası ilk bir saat kanama açısından en riskli dönemdir. Yatağınıza alınıdığınızda yakından takip edileceksiniz. İlk bir saat içeirsinde 15 dakikada bir tansiyonunuz, kanama durumunuz ve rahim sertliğiniz kontrol edilecektir. Bazı hekimler en çok kanama riskinin olduğu bu 1 saatlik dönemi doğumun 4.evresi olarak tanımlarlar. Uterusa masaj yapmak ve toplanmasını sağlamak kanamaları azaltmak açısından önemldir.

 

Epizyotomi

 

Genel anlamda doğum sırasında bebeğin çıkışını kolaylaştırmak adına perinenin kontrollü bir biçimde kesilmesidir. Bebeğin çıkımı sırasında vajenin kontrolsüz yırtıkları yerine düzgün cerrahi bir kesinin oluşması amaçlanır. Tamiri ve iyileşmesinin daha kolay olacağı düşünülse de epizyotomi açılmasına rağmen vajinal yaralanmaların olduğu bir gerçektir. Uzun dönemde de genital organların sarkmasını engellediği düşünülmektedir ancak epizyotomi açılan kadınlarda da bu sarkmaların görüldüğü bilinmektedir.

 

Bebek başı taçlandıktan sonra 3-4 cm çaplı bir başın dışarıdan görünür hale geldiği sırada kasılma ile eş zamanlı olarak bu işlem yapılmalıdır. Çok erken yapıldığında kan kaybı çok olabileceği gibi geç yapılırsa vajinal yaralnmaları engellemeyebilir.

 

Orta hat(median), yan(lateral), ve orta-yan(mediyo-lateral) adı verilen üç düzlemde kesi yapılabilir. En sık tercih ettiğimiz yöntem orta-yan epizyotomidir.

 

Etkinliği ve sağladığı yararlar kanıtlanmış olmasa da neredeyse ilk doğumların tamamında, sonraki doğumların ise bir çoğunda bu işlem yapılmaktadır.

 

Tamiri lokal anestezi altında yapılır 15-20 dk bazen daha uzun sürebilir. Epidural anestezi ile doğum gerçekleştiyse lokal anesteziye ihtiyaç yoktur.

 

Epizyotomi sonrası enfeksiyon, morarma, ödem, kanama, iyileşme süresinin uzaması, cinsel birleşmeden kaçınacak kadar ağrılı iyleşme dokusu gelişimi olabilir. Ancak vajinal bölgenin kanlanmasınn çok iyi olması bü tür kompilkasyonların gelişmesini azaltmaktadır.

 

Epizyotomi alanının bakımı için her tuvalet sonrası suyla önden arkaya temizleyin. Yıkayıp silmek uzaktan ıslattıktan sonra yerine kuru bir temizlik maddesiyle bastırıp kurutulabilir. Ilık su banyoları ve soğuk kompres uygulamaları ağrısını hafiletebilir ve iyileşmeyi hızlandırır. Gerektiğnde ağrı kesici ve antiseptik solusyonlar kullanılabilir.

 

 

 

İndüksiyon/Suni Sancı

 

Herhangi bir mekanik işlemle ya da ilaç yardımıyla rahim kasılmalarının başlatılmasına ya da başlamış kasılmaların düzenlenmesine doğum indüksiyonu adı verilir. Midından önce, miadında ya da miadını geçmiş gebelerde uygulanabilir.

Doğum zamanı henüz gelmemiş gebelerde (preterm) gebeliğin devamının anne ya da bebek için artmış bir risk oluşturması durumunda doğumun başlatılması gerekebilir. Gebeliğe bağlı diabette, hipertansiyonda, şiddetli preeklampsi varlığında , rh uyuşmazlığında, prematür erken mebran rüptüründe bu amaçla induksiyon yapılabilir. Miad gebeliklerde(term), erken membran rüptürnde, uzamış latent fazda, rahim ağzının açılmasının geciktiği durumlarda, bazen elektif (isteğe bağlı olarak) indüksiyon yapılabilir. Miad aşımı durumunda ise doğumun başlatılması için kullanılır.

 

Doğum indüksiyonu yapılmaması gereken durumlar:

 

  • Geçirilmiş uterin operasyonlar(sezaryen, myomektomi, yapısal düzeltme operasyonları)

  • Omuz gelişi, transvers geliş,oblik geliş

  • Aşırı iri bebek

  • Pelvis fetus uyumsuzlukları

  • Dar pelvis

  • Fetal sıkıntı hali

  • 5. ya da daha sonraki doğumlarda(grand multiparite)

 

Doğum indüksiyonunun başarılı olabilmesi için, rahim ağzının olgunlaşmış olması ve başın kemik yapının uygun seviyesinde olması avantaj sağlayacaktır.

 

 

İndüksiyon için çeşitli yöntemler uygulanabilir.

 

Oksitosin verilmesi

En sık kullanılan yöntemdir. Hipofiz bezinin arka bölgesinden salgılan ve uterus kasılmalarına ve memeden sütün boşaltılmasına yardımcı olan hormondur. Serum içerisinde belirli bir yoğunlukta hazırlanır ve düşük dozlarda gebeye damar yolu ile verilir. Oksitosin ile indüksiyona rağmen 8-12 saat sonra cevap alınamazsa, 2 saat boyunca servikal açıklık ilerlemezse, 1 saat içerisinde bebeğim seviyesinde değişiklik olmaz ise bebek ve rahim ağzı yeniden değerlendirilmelidir.

Prostaglandin

Doğum eyleminin başlatılması amacıyla, özellikle rahim ağzının olgunlaşmadığı gebelerde kullanılabilir. Yeterli olgunlaşma sağlandıktan sonra oksitosin ile indüksiyona devam edilebilir. Vajinal olarak kullanılan tabletlerin etkin dozunun net olmaması ve zaman zaman uterusun fazla uyarılmasıyla karşılaşılma dezavantajları vardır. Kullanım sıarasında yakın takip gerekir.

Membranların soyulması

vajinal muayene sırasında amniotik kese rahim duvarından mekanik olarak ayrılır. Salgılanan maddeler ( prostaglandin) doğum kasılmalarını başlatabilir.

Amniotomi (su kesesinin açılması)

kese açıldıktan sonra kasılmaların süresi ve şiddeti artar. Kesenin açılmasından sonra 24 saat geçmesine rağmen doğum başlamaz ise enfeksiyon açısından dikkatli olunmalıdır.

 

 

Tüm indiksiyon yöntemlerinin kendisine özgü olumsuz sonuçları olabilir. Amniotomi ve membranların sıyrılması sonucunda enfeksiyon görülme sıklığı artmıştır. Oksitosin ve prostaglandin uygulamaları sonrasında aşırı uyarılma meydana gelebilir. Kasılmalar arasında utrus nerdeyse hiç gevşemeyecektir. Bebeğe giden kan akımını bozan bu durum beği sıkıntıya sokabilir. Tedavinin hemen durdurulmalı yakın gözlem ve gerektiğinde sezaryen ile gebelik sonlandırılmalıdır. Özellikle oksitosin sonrası plasental yetmezliği olan gebelerde fetal distres gelişebilir ve sezaryen sıklığı artabilir. Uzun süren indüksiyonlardan sonra doğum sonrası rahim yeterince kasılamayabileceğinden kanamalar görülebilir. Tüm indüksiyonların ortak sorunu ise doğumun başlatılamaması yani başarısız indüksiyondur. Yeterli kasılma elde edilemeyen, rahim ağzında açılma ve bebeğin doğum yolunda inişi sağlanamayan gebelerde doğum sezaryen ile gerçekleştirilmelidir.

 

SEZARYEN

 

Karın duvarının ve rahimin cerrahi bir kesiyle açılarak bebeğin doğurtulması işlemidir. Son yıllarda artan oranlarla doğumların %30-35’ sezaryen ile gerçekleşmektedir.

 

Sezaryen nedenleri

Sezaryan ile doğum için için bir çok neden vardır. Sezeryanların bir kısmı acil durumlar karşısında bebek ve anne hayatını tehlikeye atmamak için plansız olarak bir kısmı da önceden belirlenen riskler varlığında gelşebilecek sıkıntıları önlemek için yapılmaktadır.

  • Normal doğum eylemi sırasında takip edilen gebede; eylemin ilerlememesi, kordon sarkması, plasenta dekolmanı bebek kalp atımlarının kötüleşmesi (akut fetal distres), koyu mekonyumlu amnios sıvısı gibi tıbbi nedenlerle sezaryen kararı verilebilir.

  • Plasenta previa varlığında,

  • Eski doğumların searyan ile yapılmış oduğunda ya da geçirilmiş uterus yapısal düzeltme ameliyatları, myomektomi sonrası gebelikte 

  • Fetal baş ile annenin kemik yapısı arasındaki uyumsuzluklarda, çok iri bebek, çok küçük bebek, makat geliş, bebeğin diğer geliş bozuklukları (oblik, yan, ayak vs...), çoğul gebelikler-hepsinde gerek olmasa da genellikle

  • Kontroller sırasında bebeğin iylik halinin bozukluğunun tespit edildiği durumlarda

  • Doğum kanalını tıkayan kitleler varlığında (genital siğil, vs.), aktif genital herpes enfeksiyonu varlığında

  • Ağır vajinismus tanısı olanlarda uygun zaman için doğum eylemi başlamadan sezaryen kararı verilebilir

  • Bazı anne adyları da tıbbi bir gereksinin olmadan bir birinden farklı sosyal nedenler ile sezetyan ile doğumu tercih edebilirler

 

Sezaryen operasyonu ameliyathane koşullarında yapılan ortalma 45-50 dk süren bir işlemdir. İşlemin ilk 5-10 dakikası içerisinde bebek dünyaya gözlerini açar. Sonrasında ise bebeğin doğması için açılan rahim ve karın duvarı katları sırasıyla kapatılarak operasyon tamamlanır.

Operasyon öncesinde işlemin ağrısız gerçekleşmesi için anestesi uygulanır. Hastanın durumuna göre genel, spinal ya da epidural anestesi uygulandıktan sonra cerrahi işlem başlar. Genellikle karnın alt kısmından, pubik kemiğin 2 parmak üstünden, bikini kesisi olarak tarif edilen yatay kesi ile karın duvarı katları sırasıyla cilt, cilt altı, fasya (kas kılıfı), kaslar ve periton (karın duvarı zarı) açılarak karın içine girilir. Bu aşamadan sonra rahimi çevreleyen zar ve rahim kas duvarı açılarak bebeğin amniotik kesesine ulaşılır kese açıldıktan sonra bebek doğurtulur. Bebek doğruktan sonra göbek kordonu klemplenir ve kesilir. Bebek çocuk doktor-hemşirelerine teslim edildikten sonra plasenta ve ekleri çıkartılır. Rahim içerisinde parça kalmaması sağlandıktan sonra açılan tüm katlar tek tek kapatılarak cilde kadar ulaşılır. Cilt genellikle estetik bir dikişle kapatıldıktan sonra, hasta uyandırılarak yatağına alınır.

 

Bebeğiniz sağlıklı ise odanızda yanınızda olacaktır. Hemen emzirmeye başlamanız hem bebeğiniz hem siz hem de aranızdaki ilişki açısından son derece önemlidir. 

Sütünüz hemen gelmezse endişe etmeyin sezaryen sonrası biraz gecikme olabilir. Operasyon sonrası 6-8 saat yatakta kalmanız ve bu süre sonunda hareket etmeniz önerilecektir. 6-8 gibi erken dönemde harekete geçmeniz, oluşabilecek gaz problemlerini ve damarsal problemleri azaltmada yardımcı olacaktır. Yine bu saatlerde sıvı gıda alımına da başlamanız sağlanacaktır. Sezaryenin ilk günü 3 litre kadar sıvıyı damardan alacaksınız ve varsa ağrı pompası ile ya da önerilen düzeyde ağrı kesicilerin yapılmasıyla operasyon ile ilgili ağrıların azaltılması yönünde tedavi göreceksiniz. Gereğinde antibiyotik de tedavinize eklenecektir. Bol bol yürümek sıklıkla operasyon sonrası 1. gün karşılaşılacak olan gaz problemlerini azaltacaktır. Her şey yolunda ise 2. Gün yara bakımınız yapıldıktan sonra taburcu edilebilirsiniz.

 

SEZARYEN SONRASI BAKIM

Daha öncede bahsettiğim gibi operasyon sonrası mümkün olan en erken dönemde (6-8 saat gibi) hareket etmeniz önerilecektir. Ameliyat öncesinde ya da sonrasında sonda takıldıysa hekiminizin öngöreceği zamanda çıkartıldıktan sonra yapacağınız ilk idrarınız ağrılı olabilir. Endişe etmeyin. Daha sonra idrarda yanma şikayetiniz olursa doktorunuza haber verin. İlk hareketlerinizi yavaş yavaş yapın. İlk kalktığınızda baygınlık hissi, baş dönmesi olabilir. Hemen ayağa kalkmayın, biraz oturup yeniden deneyin. Yanınızda mutlaka refakatçiniz ve /veya hemşireniz bulunmalıdır. Doğum sonrası yaklaşık 40 gün giderek azalan miktarda ve rengi koyulaşarak devam eden sonrada açılarak sonlanan akıntınız (loşi) olacaktır. Uterus gebelik öncesi haline dönmek için giderek küçülecektir. İlk başlarda kramp tarzında ağrılar hissedebilirsiniz. Gaz sancısı yaşamamnız için koridorda turlamak ve ya sallanan sandalyede sallanmak barsak hareketlerini arttırarak gaz çıkışına yardımcı olacaktır.

 

Evde bebeğinizin işlerini kendiniz yapmanız ve çok pasif olmamanızı önermekle birlikte ağır ve yorucu işlerden kaçınmanız gerekmektedir. Bebeğinizden ağır eşyaları kaldırmayın ve ağır ev işleri yapmayın. Zaman zaman bebeğiniz uyuduğunda dinlenmeniz gerektiğini de unutmayın. Bol sıvı tüketin, gaz ve kabızlık yapabilecek yiyeceklerden uzak durun. Doktorunuzun evde kullanmak üzere düzenlediği reçetedeki ilaçlarınızı kullanın ve kontrol zamanında doktorunuzu yeniden ziyaret edin. 40 gün kadar cinsel ilişkiye girmeyin vajinal kanamanız için (löşi) tampon kullanmayın, Kesi yeri iyileşene kadar oturarak çok sıcak banyolar yapmayın, (ayakta ılık duş daha yararlı olacaktır.) Egzersize doktorunuzun önereceği zamana kadar ara verin.

 

Sezaryen sonrasında doktorunuzu aramanız gereken durumlar

  • Ateşin 38 derecenin üzerine çıkması

  • Karında ani başlayan şiddetli ağrı oluşması

  • Kötü kokulu akıntı varlığı

  • Şiddetli ve gerilemeyen baş ağrısı varlığı
  • Kesi yerinde şiddetli ağrı, şilik akıntı olması

  • İdrarda yanma ya da kanama olması

  • Memede şişlik, ağrı, ısı artışı, kızarıklık olması

  • Bacaklarda şişlik, ağrı, kızarıklık olması

  • Nefes darlığı sıkıntısı

Sezaryen sonrası normal doğum (VBAC)

 

Tüm dünyada sezaryen ile doğum sayısında artış görülmesiyle beraber bu oranları azaltmak yönünde yapılan çalışmalar bu sezeryanların %35-40’ının gebelerin daha önce sezeryan olmaları nedeniyle yapıldıkları sonucuna varmıştır. Daha önce sezeryan yapan ancak çeşitli sebeplerle daha sonraki doğumlarında doğum eylemini yaşamış ve normal doğum yapmış hastalar incelendiğinde sezeryan sonrası normal doğumun en çok korkulan riski olan uterin rüptürün (uterustaki cerrahi kesi yerinin doğum eylemindeki kasılmalar sırasında yırtılması) %0.2-1 gibi çok düşük oranlarda olduğu görülmüştür. Bu bilgiler ışığında yapılan çalışmalarla eski sezeryanlı gebelerin, uygun şartlar varlığında, %60-80’inin başarıyla normal doğum gerçekleştirebileceği ortaya çıkmıştır. Özellikle Amerika’da 1990’lı yıllardan itibren bu konu üzerinde özellikle durulmakta ve VBAC denenmektedir.

 

Sezeryan sonrası normal doğumun denenebilmesi için bazı şartlar gerekmektedir.

  • Daha önce en fazla 1 defa sezaryen geçirmiş olmak

  • Daha önce uterin rüptür ya da uterus ameliyatı geçirmiş olmak

  • İlk sezeryanda yapılan kesinin yatay kesi olduğundan emin olmak

  • Doğum eyleminin tamamının acil sezaryan yapabilecek özellikleri olan, hem bebek hem annennin yakında izlenebileceği bir hastanede gerçekleştirilebilmesi

  • Daha önceki sezaryenin, bu gebelikte tekrar etme olasılığı düşük olan, fetal distres (bebekte sıkıntı), ilerlemeyen travay, plasenta previa, dekolman plasenta, erken membran rüptürü... gibi nedenlerle yapılmış olması

 

Bu şartlara sahip gebeler doktorlarının da isteğiyle doğum eyleminin en erken safhalarında hastaneye başvurmaları ve takibin başlaması gerekmektedir.

VBAC ülkemiz için yeni bir kavramdır. Pek çok hekim tıbbi kayıtların çok iyi tutulmaması ve eski sezeryan hakkında bilgilerin hastanın ağzından öğrenileceği ve yanıltıcı olabileceği düşüncesiyle VBAC ten uzaklaşmaktadır. Diğer şartlar yerine gelmiş ise yapılabilecek şey ilk sezeryanınızı gerçekleştirmiş hekimin sizi takip etmesi olabilir. Ancak ülkemizde sıklıkla yapılan uygulama ‘Bir kere sezayen daima sezaryen’ görüşünde olduğu gibidir.

 

 

VBAC in riskleri

Uterin rüptür, sonrasında kanama ve rahimin alınması gerekliliği

Anne ve /veya bebekte artmış enfeksiyon riski

 

 

Doğum Eyleminde Ağrı yönetimi

 

Bir çok gebe normal doğumdan çok ağrılı olabileceği ve bu ağrıya dayanamayacağı endişeleriyle uzaklaşmaktadır. Çevresinde dinlediği hikayeler bu korkularını daha da körükler. Epidural anestesi bu noktada ağrısız doğumun kapılarını sonuna kadar açmıştır. Günümüzde doğum eylemi sırasındaki ağrıların giderilmesi ya da azaltılmasında kullanılan en populer araçtır. Normal doğum planlayan bir gebe ağrısız bir doğumun nasıl olabileceği onusunda bilgili olur ilgili yöntemlerin kar-zarar hesaplarını yapabilirse doğum kararını daha iyi verebileceğini düşünüyorum

 

EPİDURAL ANESTEZİ (Ağrısız Doğum)

 

Epidural anestezi ile ilgili yeterince bilgi alabilmek için öncelikle doğum ağrıları hakkında bilgilenmek gereklidir. Doğum ağrılarının algısında iki temel neden rol oynar: Duygusal ve fonksiyonel Duygusal ağrıların nedeni "korku ve bilgisizlik"tir. Bu faktörler doğum sancılarının şiddetini olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilir. Doğum ile ilgili eğitim, ağrıyı ortadan kaldırmasa da onunla başetmeyi bize öğretir. Kendisini nelerin beklediğini bilen bilinçli bir anne adayı ağrıya çok daha kolaylıkla direnebilmektedir. Doğum ağrılarının ana nedeni ise fonksiyonel ağrılardır. Rahim kasılmaları, rahim kanalının açılması, bebeğin aşağıya doğru inişi ve doğum sırasındaki tıbbi girişimler fonksiyonel ağrıların diğer nedenleridir. Bu bölgedeki sinirsel uyaranların beyine iletilmesi sonrasında ağrı hissi oluştrur.

Epidural Anestezi Nedir?


Epidural anestezi vücudun belirli bir bölgesindeki ağrı iletimini durduran bölgesel anestezi çeşididir. Anestezi uzmanı tarafından uygulanmalıdır.
Sezaryen gibi bel seviyesi altında yapılan pek çok ana cerrahi girişim epidural anestezi altında yapılabilir.


Epidural anestezi omuriliği çevreleyen ve "dura" adı verilen zarın etrafına lokal anestezik ya da narkotik analjezik madde verilerek ağrı uyarılarının beyine ulaşmasının engellenmesi sonucunda ağrı hissinin ortadan kaldırılmasıdır.
Verilen ileçların dozuna bağlı olarak epidural anestezi ile motor fonksiyonlarda baskılanabilir. Anestezi yapılan seviyenin altnda ağrıyla beraber hareket kaabiliyeti de kaybolabilir. Sezaryen için bu şekli tercih edilir. Epidural anestezinin normal doğumda uygulanmasındaki amaç sadece ağrıyı gidermek olduğundan, epidural aralığa sezaryen ameliyatlarına göre daha az dozlarda lokal anestezik ile birlikte güçlü ağrı kesiciler de verilir. Ağrısız doğumda düşük dozlarla sadece ağrı hisii giderilir ve doğum eylemi sırasında gebe rahatlıkla yürüyebilir.


 

Epidural Anestezi Nasıl Uygulanır?

Normal doğumda rahim ağzı açıklığı yaklaşık 4 cm.ye ulaştığında (aktif faz) yani geri dönüşsüz bir hal aldığında epidural anestezi yapılabilir. Ağrıların sıklığı ve şiddeti de bu dönemde artacaktır. Gebe yan yatar ya da oturur pozisyondayken kateterin yerleştirileceği beli omurları seviyesindeki alan antiseptik sıvılar ile iyice temizlenir, steril örtüler ile sadece uygulama alanı açık kalacak yekilde kapatılır. Kateterin yerleştirileceği alana lokal anestetki madde verilerek kateterin yerleştirilmesinde duyulabilecek hafif ağrının giderilmesi sağlanır, sonrasında kateter uygun seviyeden omurların arasına kadar itilerek dura zarının önündeki epidural boşluğa kadar ilerletilerek yerleştirilir. Kateterin dıştan cilde sabitlenerek kayması engellenir. bu uçtan gereken ilaçların verilmesi ile anestezi sağlanır. 15 dakika içinde gebe ağrı hissetmemeye başlar. Kasılmalar devanm eder. Gerektiği taktidre ilaçlar yeniden verilebilir ve ağrısız süre uzatılabilir. Epizyotomide de ek bir anesteziye gerek kalmadan vajen tamiri ağrısız olarak yapılır. İşlem sonrası kateter çıkartılabilir. Sezaryen sonrası ise 24-36 saat sonra kateter çıkartılır.

Anestezi amaçlı epidural kateter takılması işlemi hastalar açısından son derecede kolay tolere edilebilir, acısız ve rahat bir uygulamadır. Kateterin epidural boşluğu girdiği anda bacakta elektrik çarpmasına benzer bir his oluşması dışında hastada rahatsızlık oluşmaz. İşlemin uygulamasında en önemli nokta ise işlemi yapan anestezi uzmanının deneyimidir.

Epidural Anestezinin Avantajları

Ağrı etkin bir biçimde giderilir. Zamanında uygulandığında soğum süresi kısalabilir. Annenin uyanık olarak doğuma katılması sağlanmış olur. Genel anestezi risklerini yaşamaz.

Epidural Anestezinin Riskleri

Epidural anestezide risk sanılanın aksine deneyimli uzmanlar tarafından yapıldığında son derece azdır. En sık görülen yan etki ani tansiyon düşmesidir (hipotansiyon). Bu problemi önlemek için, işlemden hemen önce damar yolundan yaklaşık bir litre kadar sıvı hızlı bir şekilde verilerek damar yolunun dolması sağlanır. Ayrıca, işlem sonrası baş ağrıları (<%1), yetersiz anestezik madde uygulanmasına bağlı tek taraflı anestezi oluşması, kullanılan ilaçlara bağlı hafif derecede alerji ve cilt döküntüleri, enfeksiyon, nadiren ıkınma hissini ortadan kaldırarak doğum süresinin uzaması, işlem sonrası idrar yapmada geçici zorluklar ve yine çok çok nadiren felç gelişimi gibi problemler sayılabilir.
İşlem deneyimli ellerde uygulandığında, bu tür problemlerin gelişmesi son derecede nadirdir.

Epidural anestezi hem vajinal hem de sezaryen ile doğumların son derece konforlu geçmesini sağlayan ve uzun yıllardır uygulanan bir tekniktir. Her anne adayı bu uygulamadan yararlanması için teşvik edilmelidir.
 

 

Epidural Anestezi ugulanmaması gereken durumlar

 

  • Kanama bozukluğu olanlarda.

  • Trombosit sayısı düşük olanlarda

  • Antikoagülan (pıhtılaşmayı önleyici) tedavi alanlarda

  • Uygulama bölgesinde enfeksiyon-yanık varlığında

  • Kanamlı ya da şokta olan hastada

  • Doğumun çok hızlı ilerlediği ve yeterli zamanın olmadığı hastalarda

  • Anne adayı istemediği takdirde her tıbbi uygulama gibi epidueal anestezi de yapılmaz

 

 

Müdahaleli (operatif) Doğumlar

 

Bazı durumlarda doğumun ikinci evresine ulaşıldığı halde rağmen doğum gerçekleşmez, bebk sıkıntıya girebilir, bazı durumlarda ise annenin bu dönemdeki ıkınmaları kendine zarar verebileceğinden ıkınması istenmez. Bu durumlarda, bebek çıkıma ulaştığında doğumu kolaylaştırmak için anne ve bebeğin yardıma ihtiyacı olacaktır. Bu yardımı sağlamak için yapılan aletli uygulamalara müdahaleli doğumlar adı verilir. Bu amaçla forseps ve vakum kullanılır.

 

Müdahaleli doğumun gerektiği durumlar:

 

Anneye ait nedeneler:

  • Doğumun ikinci evresinin kısaltılmasının gerektiği durumlar (akut veya kronik kalp damar sistemi, akciğer hastalıklarında, genel durum bozukluklarında)

  • Annede sekonder ağrı zaafı geliştiğinde (rahim kasılmaları sona erdiğinde)

  • Annenin doğuma koopare olamadığı durumlarda (epilepsi, eklampsi, psikoz...)

  • Sınırda baş pelvik ilişkinin olduğu durumlarda

 

Bebeğe ait nedenler

  • doğumun ikinci evresinde ani gelişen fetal sıkıntı durumuda doğumu hızlandırmk için

 

 

Forseps ( kaşık) uygulaması

Bebeğin doğum kanalında çapına en uygun pelvis bölümüne yerleştiği yerden vajen dışına doğru çekilmesi için kullanılan uygulamadır. Kaşık şeklinde iki metal parçadan oluşan forseps bebeğe ve anneye zarar vermeyecek şekilde bazı kurallara uyularak bebeğin gelen kısmına sağ ve sol taraftan yerleştirilir. Her iki parca ortada kilitlenir ve bebek vajenden çekilerek doğuma yardım edilir.

 

** Forseps uygulamasından sonra annede genital bölgede yaralanmalar, doğum sonrası kanama, genital organlarda sarkma ve enfeksiyon sıklığı artmıştır. Bebekte ise kafa derisinde ve yüzde yaralanmalar, fasiyal sinir zedelenmesi, boyundan geçen sinirlerin zedelenmesi, kafa kemiklerinde kırıklar, kafa içi kanamlar görülebilir.

 

Vakum uygulaması

Vakum alettine ihtiyaç vardır. Bu alet vakumlamayı (negatif basıncı) sağlayan bir vakum cihazı, hortum ve bu hortumun ucuna takılan, bebeğin başına yerleştirilecek olan metal ya da yumuşak elastik malzemeden (polietilen) yapılmış çan olmaka üzere 3 kısımdan meydana gelir. Uygun şartlar sağlanmışsa doğumun ikimci evresini kısaltmak ve doğumu gerçekleştirmek için çan usulunce saçlı deriye yerleştirilir. Negatif basınç yavaşça arttırılarak yeterli basınç sağlandıktan sonra anne adayının her ıkınmasıyla bebek çekilerek doğuma yardım edilir.

 

** Genital bölge yaralanmaları, fetus baş cildinde yaralanmalar, kafa içi kanamalar, göz kanamaları görülebilir.

 

 

 

Müdahaleli doğumları gerçekleştirbilmek için

 

  • Vakum sadece baş gelişte, forseps baş ve makat gelişlerde uygulanabilir.

  • Rahim ağzının tama açık olması(vakumda şart değildir 7-9 cm açıklık olduğunda da uygulanabilir ancak tam açık olması tercih edilir)

  • Gelen kısımın çıkımda olması (eskiden dah yukarı seviyelerde de uygulanmasına rağmen komplikasyonların çokluğu nedeniyle bu seviyede gerektiğinde sezaryen yapılması daha uygun olacaktır.)

  • Amnion kesesinin açık olması

  • Gelen kısım ile pelvik yapı arasında uyumsuzluk olmaması

  • Yeterli aaljezinin yapılmış olması

  • Mesanenin boş olması gerekmektedir.

 

Forseps ya da vakum tercihi hekimin tecrübesi ve o andaki şartlar göre verilmelidir. Günümüzde doğum hekimleri tecrübelerinin daha fazla olması ve genital travmaların daha az olması nedeniyle vakum ile doğumu tercih etmektedir.

 

DOĞUM SONRASI KANAMALAR

Anne ölümlerini en önmli sebebidir. Bebeğin doğumundan sonra 24 saat içerisinde olan ve kan kaybının 500 ml’yi aşması (sezaryen de 1000 ml) olarak tanımlanır. Her zaman bu kanama miktarı doğru olarak tahmin edilemediğinden tanımlama kısıtlı olarak kalmaktadır. Bu nedenle kan değerlerinde düşmeler oluşturan ve kan transfüzyonuna ihtiyaç duyulan kanamalar olarak da tarif edilebilir. Kanamaların büyük bölümü ilk 4 saat içinde olmaktadır. Ancak bu kanamalar farkedilebilmeleri açısından daha şanslıdır. Doğum sonrası ilk dönemde olan bu kanamalar hastane şartlarında ve sık kontrollerle takip edilen bir dönemde olduğu için hızla müdahale şansına sahiptir. İlerleyen ssatlerdeki kanamaları yakalayabilmek için 12-24 saat kanama takibi yapılması önem kazanmaktadır.

 

NEDENLERİ:

 

  • Uterus atonisi

  • Doğum sonraı kanamanın en sık sebebidir. Uterusun bebeğin doğumundan hemen sonra kasılması gerekir. Herhangi bir sebeple kasılamayan uterustan yoğun şekilde kanama olur. Uterus yumuşak ve gevşektir. Ya kasılma yetersiz ya da kasılmanın devam ettirilmesinde sorun vardır. Atoni nedenleri uterus içerisinde plasenta ya da eklerinin kalması, gebelik sırasında uterusun normalden fazla gerildiği çoğul gebelik, polihidroamnios, iri bebek gibi durumların varlığı, miyom, ve plasenta previa gibi kasılmayı engelleyecek durumların varlığı ya da rahimin kasılmasına engel olacak uterus içine kanamayla seyreden dekolman gibi durumlar sayılabilir.

  • Doğum kanalı travmaları( rahim, rahim ağzı ve vajendeki yırtıklar)

  • Plesenta ve eklerinin rahim içerisinde kalması

  • Plasenta previa ve akreta

  • Plasentanın anormal yerleşimleri o bölgede kasılma kabiliyetini sınırlandırır.

  • Pıhtılaşma sorunları

 

 

Tedavide kanamanın nedeni belirlenip nedene yönelik tedavi yapılmalıdır. Atonide rahimi kasılmasını sağlamak amacıyla uygun şekilde uterus masjı, uterusun kasılmasını sağlayacak ilaçların kullanılması, tüm medikal tedavilere rağmen kanamanın durmaması ve kanamanın hayati tehlike oluşturabileceği düşünüldüğünde fazla kanamanın yaratacağı sorunları da değerlendirerek rahimin alınması bile gerekebilir

 

Doğum travmaları nedeniyle olan kanamalarda da kanam odağının belirlenip gerğince tamirinin yapılması gerekmektedir.

 

Her durumda hastaya damar yolu açılmaslı kaybedilen kan miktarına göre sıvı, gerekirse kan ve diğer kan ürünlerinin transfüzyonu yapılmalı, hasta kanamaya bağlı şok ve DIC(yayguın damar içi pıhtılaşma) durumundan uzaklaştırılmalıdır.

Lohusalık dönemi (Puerperium)

 

Doğumdan sonraki ilk 6 haftalık dönemdir. Gebelik sırasında anne vücdunda meydena gelen değişikliklerin ortadan kalktığı bir süreçtir. Plasentanın çıkmasıyla başlar ve genital organların gebelik öncesi haline dönmesine kadar devam eder. Değişikliklerin bir çoğu ilk 1 hafta içerisinde olmakla beraber kalan kısmı 6. Haftaya kadar tamalanır. Bir kısım değişiklikler de kalıcıdır ve gerilemez.

 

Çok erken , erken ve geç olarak üç döneme ayrılabilir. Doğum sonrası ilk 24 saat çok erken lohusalık dönemidir. 1-2. Haftanın sonuna kadar erken , devamı ise geç lohusalık dönemi olarak tanımlanır.

 

Lohusalık ile başlayan ilk değişiklik uterusun küçülmesidir. Rahim doğum sonrası yaklaşık 4 aylık gebelik büyüklüğne kadar geriler. Sürekli kasılmalar sayesinde küçülmeye devam eder ve her gün yakalaşık 1 cm kadar küçülür. 2. Haftada artık pelvik yapıya geri dönmüştür. 3. Hafta sonında ağırlığı 100 gr’a kadar azalmıştır. Rahimin küçülmesine yardımcı olan ve kanamyı azaltacak olan kasılmalar takip eden ağrılar olarak tanımlanır ve oldukça güçlüdür. 2-3 gün sürebilir. İlk 12saat en sık şiddetli dönemidir. Doğum sonrası rahim içerisiden gelen sıvıya Löşi adı verilir. Löşi rubra olarak adlandırılan ilk günlerde gelen taze kırmızı kandır. Bu sıvının içinde kan ve doku parçacıkları bulunur. Löşi seroza adı verilen daha açık renklli sıvı ise 1. haftadan sonra görülür. 2. haftadan sonra daha koyu kıvamlı ve açık renkli löşi alba gelmeye başlar. Doğumdan yaklaşık 4 hafta sonra bu akıntılar kesilir. Rahim iç duvarı(endometrium) 3 hafta içinde tamamen yenilenmiştir. Doğum sırasında bebeğin çıkabilmesi için 10 cm e kadar açılan ve incelen rahim ağzı 1. Haftanın sonunda 1 cm olacak şekilde kapanmıştır. Tamamen iyileşmesi 6 haftayı bulur.Esneyen ve genişleyen vajen dokusu da 3 hafta sonra eski haline yaklaşmıştır. Ama asla ilk haline dönmez. Diğer tüm sistemlerle alakalı değişikliklerde 6 hafta içinde eski halleirne dönmeye çalışır.

 

 

Doğum sonrası eve giden anne doğum şekli ne olursa olsun fırsat buldukça dinlenmelidir. Ancak fazla yorulmayacak şekilde günlük işlerini de yapmalıdır. Bebğinin işerini kendi yapan anne psikolojik olarak kendini dah iy hissedecekdir. Doğum sonrası uygulanacak özel bir diyet yoktur. Kabızlık ve gaz yapmayacak her şey yenilebilir. Süt veren annelerin günde 2500-2800 kalori almaları önerilir. Doğum sonrası barsak hareketlerinde yavaşlama ve kabızlık olabilir. Bol sıvı ve liften zegin besinlerin tüketilmesi kabızlığı engelleyebilir. Bol sıvı tüketmek süt üretimini de arttıracaktır.

 

Epizyotomi varsa, ağrısını gidermek için ılık oturma banyoları önerilebilir. Tuvaletten sonra da epizyotomi alanı içine antiseptikli ılık su ile yıkanmalıdır.

 

Normal doğumdan sonra aynı gün sezaryen sonrası ise 2. Günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Vajinal duş yapılmamalıdır. Löşi için vajinal tampon kullanılmamalıdır. Sezaryen sonrası karın kaslarını güçlendirmek için 6. hafta dan sonra egzersiz yapılabilir.

 

Doğum sonrası cinsel istekte (libido) bir kayıp görülür. Libido 3. Haftadan itibaren artmaya başlar ancak epizyotomi, diğer vajinal hasarların ağrıları, hormonal eksiklikler sonucu vajende olan kuruluk nedeniyle ilk ilişkilerde olabilen fiziksel zorlanma ve lohusalık depresyonları nedeniyle cinsel isteklte azalma uzun süre devam edebilir.

Normal şartlar altında doğumdan sonra 40 günden sonra cinsel ilişkiye girimesinde bir sakınca yoktur.

 

 

Lohusalık döneminde karşılaşılabilecek enfeksiyonlar

 

Doğumun ilk 24 saati sonrasında en az iki kere 24 saat arayla yapılan ölçümlerde hastanın ateşinin 38 den yüksek olması enfeksiyon olarak yorumlanabilir.

En sık görülen lohusalık dönemi enfeksiyonları : uterin, idrar yolları, meme enfeksiyonlarıdır.

 

Uterus enfeksiyonları

Endometrit ve endomiyometrit olarak adlandırılır. Sezaryen doğum, zarların uzun süre açık kalması , doğum eyleminin uzaması, uterus enfeksiyonları için riski arttırmaktadır.

Ateş, hassas ve yumuşak bir rahim, kokulu akıntı ( löşi) en sık görülen şikayetlerdir. Şikayetler olduğunda doktorunuza başvurmalısınız tedavi de doktorunuzun seçeceği uygun antibiyotiklerin kullanımı yeterli olacaktır.

 

İdrar yolu enfeksiyonları

İdrara sık çıkma, idrarda yanma, kan görülebilir. sıklıkla doğum sonrası 1 veya ikinci gün görülür. sonda takılan gebelerde, sık vajinal muayene yapılanlarda gebelikte var olup yeterli tedavisi yapılmayanlarda daha sık görülebilir. antibiyotik tedavisine ek olarak bıol sıvı tüketilmelidir.

 

Meme enfeksiyonu (mastit)

Meme dokusunun enfeksiyonudur. Emzirme döneminin ilk haftasında süt birikmesi ve sütün dışarıdan enfeksiyon etkenlerine maruz kalması sonucu gelişebilir. Meme dokusuna enfeksiyon etkenleri sıklıkla yanlış emzirmeden kaynaklanan meme başı çatlaklarından emzrime sırasında bebeğin burn deliklerinden geçmesiyle bulaşır. Meme derisinde kızarıklık, ısı artışı, şişlik, ağrı ve ateş en çok görülen belirtileridir. Genellikle tek memede görülür. Tedavide antibiyotik, memenin mekanik olarak sağılması ve fazlaca dolmasının engellenmesi, bazı durumlarda o memeden emzirmenin durdurulması gerekir.

Sezeryan kesi yerinde nadiren de epizyotomi bölgeisnde enfeksiyonlar görülebilir.

Normal Doğum
Suni Sancı /indüksiyon
Epizyotomi
Sezaryen
Sezaryen Sonrası Vajinal Doğum
Ağrısız Doğum
Vakum / Forseps
Doğum Sonrası Kanamalar
Lohusalık ( Puerperium)
Doğum

Search

+905326594323

E-mail

Follow

  • Instagram

mdburcin@gmail.com

+90 532 6594323

  • Youtube
  • Instagram
Happy Baby

Op. Dr. Burcin Demirel

All content on the website is for informational purposes only. Be sure to consult your doctor for diagnosis and treatment methods.

bottom of page