top of page

Takipte Yapılan Testler

Sık görülen Genetik Hastalıkların Taraması

Özellikle down sendrumu (trizomi 21-mongol bebek) gibi nispeten daha sık karşılaşılan kromozomal bazı hastalıklar için( trizomi 18, 13) yapılan tarama testleri en önemli grubu oluşturmaktadır.

Herhangi bir hastalık için yapılacak olan tarama testleri adından da anlaşılacağı gibi sadece tarama için kullanılır. Hastalığın tanısını koymamaktadır. Bu hastalıklarla karşılaşabilinme ihtimali hakkında bilgi vermektedir. Testlere göre belirlenmiş sınır değerlerin üzerinde olan sonuçlarda ileri basamak tanı tesltlerinin yapılması için yol gösterici olurlar.

Bu amaçla yapılan tesler:

Birinci trimester tarama testi / İkili Test

11-14 testi olarak da bilinir. 11-14. Gebelik haftaları arasında kanda bakılan serbest bhCG ve PAPP-A (gebelikle ilişkili plazma protein-A) isimli iki hormonun anne kanı seviyeleri ile ultrason ile ölçülen bebeğin ense saydamlığı kalınlığının (NT) birlikte değerlendirilmesi ile yapılan bir tarama testidir. Özellikle kurallarına uygun, doğru olarak ölçülmüş ense saydamlığı ölçümü testin doğruluğunu arttırmaktadır. Hatalı pozitiflik oranı (hasta olmadığı halde riski yüksek gelen sonuçlar) %5, doğruluk %95 ler civarındadır. Bu testin sadece biokimyasal kısmının yapılması testin doğruluğunu %60 lara indirir.

Down sendromlu bir bebekte yapılan ense kalınlığı ölçümü 3 mm nin üstünde, fbhCG değeri ortalmanın üzerinde, PAPP-A değeri ise altında olması beklenir.

 

Artmış ense kalınlığı ile seyreden Down Sendromu dışındaki bazı hastalıklar:

Kalp defektleri, diafram hernisi, karın duvarı defektleri (omfalosel), diğer kromozom bozuklukları ( Tr 13,18, turner sendromu), böbrek anomalileri, bazı genetik hastalıklar...

 

Test sonucu belirlenen riskin üzerinde çıkar ise, test pozitif kabul edilir. Testin pozitif olması, bebeğin mutlaka kromozom bozukluğu olduğu anlamına gelmez. Pozitif test sadece o bebekte riskin yüksek olduğunu ve tanıya yönelik ileri tetkikler yapılması gerektiğini belirtir. Doktorunuz amniosentez, koryon villus örneklemesi gibi ileri tanısal tetkilerin ve detaylı ultrasonografinin yapılması önerecektir. Tanısal işlemlerin kar ve zararları göz önünde bulundurarak yapılıp yapılmamasına doktorunuzla birlikte karar vermeniz uygun olacaktır.

 

 

İkinci trimester tarama testleri:

 

Üçlü tarama testi

Günümüzde çok tercih ettiğimiz bir test olmamakla birlikte halen yapılmaktadır. Bu test,  adından da anlaşılacağı gibi kanda bakılacak 3 hormon değeri sonucuna göre down sendromu, trizomi 18 ve nöral tüp defektleri gibi hastalıklar açısından risk belirlemek için yapılan tarama testidir. Genellikle 16-18. Gebelk haftaları arasında yapılmakla beraber laboratuvarların çalışma özlliklerine göre 15- 22 . haftalar arasında yapılma şansı da vardır. Üçlü tarama testinin down sendromu yakalama şansı ikili teste göre daha düşüktür. Ancak bu testte AFP değerinin de bakılıyor olması Nöral Tüp Defektlerinin saptanması açısından önemli olup ikil test sırasında yapılmadığından bu testin de yapılması anlamlıdır.

Test belirlenen risk değerlerini üzerinde olduğunda pozitif kabul edilir. Ve ileri seviyede tarama teslerinin (amniosentez CVS) yapılması önerilir. Nöral tüp defekti riski yüksek geldiğinde yapılacak detaylı ultrasonografi sonrası amniosenteze gerek duyulmayabilir.

 

Dörtlü tarama testi

Anne kanından bakılan dört farklı maaddenin seviyesini değerlendirlmesine dayanır. Bu testte incelenen paremetreler Beta hCG, AFP (alfa feto protein), E3 (estriol) ve Dimerik inhibin A (DIA) dır. DIA dışındakiler üçlü testte incelen parametrelerdir. DIA kadında normalde yumurtalıklarda üretilir. Folikül stimulan hormonu baskılayarak adet döngüsünün düzenlenmesinde rol oynar. Ancak gebelikte plasentadan salgılandığı ve Down sendromlu bebek taşıyan gebelerde normalden fazla olduğu belirlenmesi üzerine tarama tesltlerinde diğer parametrelerle beraber kullanılması yoluna gidilmiştir.

 

Belirlenen eşik değerlere göre Down sendromu(tr 21), tr 18,13 ve nöral tüp defekti açısından ihtimaller belirlenir. Yüksek riskli hastalar için diğer tanı testlerinde olduğu gibi ileri seviye tanı testleri için yönlendirme bilgilendirme yapılması gerekmektedir.

 

Dörtlü testin güvenilirliğinin üçlü teste göre daha yüksek olduğunu (%80-85) gösteren çok sayıda çalışma bulunmasına karşın testin daha yeni olması fazla sayıda çalışma gerektirdiğini de düşündürmektedir.

 

Entegre Test (integrated screening)

a) Tam entegre test: Önce gebeliğin 10-13 haftaları arasında NT ve PAPP-A ölçülür, beklenir, 15-19 haftalar arasında ise dörtlü test yapılır ve hastaya tek bir sonuç verilir. Buradaki çıkış noktası, benzer belirteçlerden sadece birinin kullanımıdır (ilk üç aydaki fßhCG yerine ikinci üç ayda ßhCG).

b) Serum entegre test: NT ölçülmeksizin PAPP-A, sonrasında da dörtlü test belirteçleri değerlendirilir ve tek bir sonuç verilir.

 

Entegre test iyi yakalama oranları verdiği halde (% 5 yanlış pozitiflikte yaklama oranı %96, yanlış pozitiflik %1.2 ) sonuçların hemen alınamaması, sonlandırma gerekecekse ileri haftalara kalma, hasta ve laboratuvar uyum sorunları yüzünden özellikle gelişmekte olan ve sağlık sistemi oturmamış ülkelerde sıkıntı yaratabilecek bir testtir.

 

Tüm tarama testleri yapılmadan önce, hatta ilk gebelik visitlerinde bu testlerin yaraları, olumlu ve olumsuz yönleri, bunların tarama testleri olduğu ve gerekli durumlarda tanı testleri yapılmasına yönelik bilgi vereceği, testin pozitif olduğu durumlarda bebeğin yüzde yüz hasta olmadığı tanı testleriyle bunun doğrulanması gerektiği detaylı ve anlaşılabilir bir biçimde anlatılmalıdır.

 

 

Tanı testleri

 

Amniyosentez

Gebeliğin 16-22. haftaları arasında genellikle kromozom anormalliği riski olan fetusların tanısı için uygulanan, işlem için kullanılan uzun, özel iğneler ile fetusun içinde bulunduğu sıvı dolu amniyon boşluğundan en fazla 15-20ml sıvı alınması işlemine verilen isimdir.

 

Ultrasonografi incelemesini takiben cilt temizliği yapılır ve steril iğne fetusa zarar vermeyecek bir bölümden karın tabakalarının içinde ilerletilir. Toplam üç enjektör kullanılarak amniyon sıvısı gerektiği kadar aspire edilir ve laboratuvara gönderilir. Sonuçlar genellikle 18-25 gün arasında elde edilir.

 

Amniyosentez sık rastlanan, özellikleri belirlenmiş, doğacak bebekte tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yol açabilecek kromozom sayı ve yapı anormalliklerine yönelik olup, gen defektleri gibi hastalık ve diğer sendromları na yönelik tanı koymamaktadır.

 

Amniosentez kimlere yapılmalıdır?

 - 35 yaş ve üstü gebeler (tarma tetkiklerinin başarılarının artması sonucunda bu yaşta amniosentez öncesi diğer tarama testleri yapılıp sonuçlarına göre karar verilebilir.)

 - Rutin ve detaylı ultrasonografilerde saptanan anormallikler sonrasında

 - Tarama testlerinde yüksek risk saptandığında

 - Daha önce kromozom anormalliği olan doğum hikayesi varlığında

 - Tekrarlayan düşüklerde

 - Daha önce nöral tüp defektli doğum hikayesi olanlarda

 - Anne ve/veya babada kromozom hastlağı, taşıyıcılık bulunması durumunda

 

Ayrıca fetal enfeksiyonların belirlenmesinde, polihidroamniosta sıvıyı azaltmak için, akciğer gelişimini belirlenmesi için yapılacak testler amacıyla örnek elde etmek için de yapılabilir.

 

Amniyosentezin riskleri: (Riskli dönem amniosentez sonrası ilk dört haftayı kapsar.)

  • İşlem sonrası %0.5-1 oranında fetusu kaybetme riski vardır.

  • %2 oranında hafif kanama veya su gelmesi olabilir.

  • Nadiren pelvik veya sistemik enfeksiyon gelişir.

  • Kan uyuşmazlığı olan gebelerde işlem sonrası immunizasyon olabileceğinden koruyucu olarak Rhogam yapılmalıdır.

 

İlk girişimden sonra yetersiz örnek elde edilirse aynı girişimi aynı seansta veya ileride tekrarlamak gerekebilir. Bu durum riskleri bir miktar arttırabilir.

 

 

 

Erken Amniosentez

Gebeliğin 15. haftasından önce yapılan amniosentez erken amniosentez olarak adlandırılmakta ve koryon villus örneklemesine alternatif olarak yapılmaktadır. Ancak düşük, bebekte ayak anomalileri, suyun azalması (oligohidramnios), bebek ölümü ve yenidoğan döneminde ölüm riskleri yüksek olduğu için uygulanması önerilmemektedir. Ayrıca daha az hücre edilmesi incelemeyi zorlaştırmaktadır.

 

Koryon Villus Örneklemesi (CVS)

CVS, gebeliğin 10 ile 13’üncü haftaları ararasında, genellikle kromozom anormalliği riski olan fetusların tanısı için uygulanan, 9-15cm uzunluğunda işleme özel iğneler ile bebeğin eşinden (plasenta) biyopsi şeklinde doku alınması işlemine verilen isimdir.

 

CVS ile bebekle aynı genetik yapıya sahip olan plasentadan bir miktar doku alınır. Ultrason eşliğinde ince bir igne yardımıyla karın bölgesindeki deri ve rahim duvarından geçilerek plasentaya girilir ve istenilen doku örneklenir ve test için laboratuvara gönderilir. Sonuçlar genellikle 14-16 gün arasında elde edilir. .

 

Bu işlemden sonra % 2 oranında fetusu kaybetme riski vardır. Ayrıca %2 oranında hafif kanama olabilir. Genelde bu riskli dönem işlem sonrası ilk dört haftayı kapsar.

 

CVS işlemi de amniosentez gibi

 

• Sizin veya esinizin ailesinde, çocugunuza aktarabileceginiz bir genetik hastalıgın olması durumunda

• Daha önce genetik hastalıgı olan bir çocuga sahip olmanız durumunda

• Gebelik sırasında yaptırdıgınız her hangi tarama testinin bir testin (ultrason,ense kalınlıgı taraması ya da ikili üçlü, dörtlü test gibi) sonucunda, bebeginizin genetik bir hastalıga sahip olma riskinin yüksek olması.

 

 

Kordosentez

19. gebelik haftasından sonra genellikle kromozom anormalliği riski olan fetusların tanısı için fetusun kordon damarından (plaentaya giriş yerine yakın kısmından) en fazla 2-3ml kan alınmasıdır.

Ultrasonografi eşliğinde, cilt temizliği sonrası ve steril iğne ile fetusa zarar vermeyecek bir bölümden karın tabakalarının içinden geçierek umblikal venden steril bir enjektör kullanılarak fetus kanı gerektiği kadar aspire edilir ve laboratuvara gönderilir. Sonuç genellikle 1 hafta içerisinde elde edilir

 

Kordosentez işleminden sonra %1 oranında fetusu kaybı, %2 oranında hafif kanama veya su gelmesi ve erken doğum riski ile karşılaşılır. Nadiren pelvik veya sistemik enfeksiyon gelişebilir. Risk genellikle işlem sonrası ilk dört haftayı kapsar. Risklerin en az olabilmesi işlemin tecrübeli ellerde yapılması gerekmektedir.

 

En önemli yararı tanı için gecikmiş hastalarda uygulanabilmesi ve sonuçların kısa sürede elde edilmesiyle olası sonlandırma kararı için daha da vakit kaybedilmemesini sağlamasıdır.

 

 

Şeker tarama testleri:

50 gr. glukoz yükleme testi

Gebeliğe bağlı şeker hastalığının (GDM) taraması amacıyla hiçbir şikayeti olmayan tüm gebelere artan hormonların etkisiyle insülin direncinin en yüksek seviyelere ulaştığı 24-28. gebelik haftaları arasında 50 gram glukoz yükleme testi yapılmalıdır.Bu test için gebeye günün herhangi bir saatinde 50 gram glukoz içeren sıvı içirildikten 1 saat sonra kan şekeri ölçülür. Amerikan Diyabet Cemiyeti 1.saat kan şekeri için eşik değerini 130 mg/dL ya da 140 mg/dL olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir. Eşik değeri 130 mg/dL olarak kabul edildiğinde GDM vakalarının %90’ı, 140 olarak kabul edildiğinde ise %80’i yakalanabilmektedir. Günlük pratiğimde ben 140 mg/dl yi kullanmakta ve böylece gereksiz 100 gr glukoz yükleme testi yapma sayısını azaltmaktayım.

100 gr glukoz yükleme testi

Gestasyonel diyabet tanısında altın standart 100 gram 3 saatlik Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT)‘dir. Gebenin testin yapılmasından önceki 3 gün boyunca günde en az 150 gram karbonhidrat alması ve test öncesi 8–14 saat aç kalması gerekmektedir. Teste başlamadan önce hastanın 30 dakika dinlenmesi gerekmektedir. Yüz gram glukoz solüsyonunu 5 dakika içinde içmesi gerekmektedir. Üç saat boyunca saatlik kan şekeri bakılır.. Gestasyonel diyabet tanısı için açlık ve 1 saat arayla bakılan 3(Glukoz sonrası 1, 2, ve 3. aat) kan şekeri değerinin en az 2’sinin anormal olması gerekir. Sadece bir anormal değer varlığında bile makrozomi için riskin arttığı gösterilmiştir. Eğer bir değer anormalse 4 hafta sonra 100 gr OGTT ile test tekrarı önerilmektedir.

 

Test bittikten hemen sonra rebound hipoglisemiyi önlemek için hastanın bir şeyler yemesi önerilir.

75 gr glukoz yükleme testi

GDM tanısı için kullanılan bir diğer testtir. ADA ya göre açlık ,1. ve 2 saatte kan şekeri düzeyleri ölçülür. Eşik değerler sırasıyla 95, 180 ve 155 mg/dl dir.

Dünya sağlık örgütü ise açlık ve 2 . saat kan şekeri ölçümün sırasıyla 126 ve 140 mg/dl’nin altında olmasını önermektedir.

 

 

Grup B streptekok testi

Grup B Streptekoklar (g-BS) gebe kadınların vajen ve anal bölgesinde yerleşerek doğum sırasında bebeğe geçerek, bebekte ciddi iltihabi reaksiyonlara sebep olan bir bakteridir. Bu bakteri sağlıklı kadınların da yaklaşık %15-40’ında görülmektedir. Gebelik sırasında bazen bakteri hızla çoğalarak bu bölgelere yoğun bir şekilde yerleşmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir çalışmada yaklaşık her 1000 doğumdan birinde bu enfeksiyona bağlı ciddi komplikasyonlar geliştiği saptanmıştır. Diğer bir çalışmada ise g-BS taşıyıcısı olduğu tespit edilen her 100 annenin birinde doğum sırasında bebeğe enfeksiyonun bulaştığı saptanmıştır. Nadir bir enfeksiyon olmakla beraber bebekte çok ciddi zararlara sebep olduğu için yurtdışında birçok klinikte doğum öncesi rutin tarama testleri içerisine dahil edilmiştir.

Test hamileliğin 35-37.inci haftasında yapılmaktadır. Bu dönemler dışında yapılan test annenin enfeksiyonu taşıyıp taşımadığı hakkında yeterli bilgi vermemektedir. Gebeliğiniz takip eden doktorunuz tarafından vajen ve anal bölgelerden alınan örneğin laboratuvara gönderilmesi ile yaklaşık 2 gün içerisinde test sonuçlandırılır. Test pozitif ise bu sizin taşıyıcı olduğunuzu yani bakterinin vücudunuzda bulunduğunu gösterir. Her taşıcı annenin bebeğinde g-BS enfeksiyonu görülmemekle beraber hem doktorun hem de anne adayının bu riskle ilgili gerekli tedbirleri alması önerilmektedir.

Eğer aşağıdaki belirtilerden herhangi bir tanesi sizde varsa bu durumda bebekte g-BS enfeksiyonu ortaya çıkma riski daha da artmaktadır.

 

  • 37.inci haftadan önce doğum veya zarların yırtılması

  • -Doğumdan 18 saat veya daha önce zarların yırtılması

  • -Doğum öncesi dönemde ateşin yükselmesi

  • -Daha önceki doğumlarda g-BS enfeksiyonu görülmüş olması

 

 

Test pozitif olan annelerde, doğum eylemi sırasında koruyucu antibiyotik tedavisi verilmesi bu enfeksiyonn bebekte sıkıntı oluşturma ihtimalini azaltmaktadır.

 

g-BS Bebeği Nasıl Etkiler

Erken Enfeksiyon (Doğumu takip eden 5 gün içerisinde görülür)

  • Nefes alma zorluğu

  • Kan basıncı ve kalp atımlarında düzensizlik

  • Böbrek problemleri

  • Hazım sisteminde problemler

  • Yaygın iltihap

  • Pnömoni( Zatüre)

  • Menejit

 

Geç Enfeksiyon (Doğumu takip eden 7. gün-6.ay arasında görülür.

  • Erken enfeksiyona göre daha ciddi bir tablosu vardır.

  • Menenjit

  • Kemik ve eklem iltihapları

  • Kalp enfeksiyonları

 

FETAL İYİLİK HALİNİ DEĞERLENDİREN TESTLER

 

NST( nonstress test)

Anne karnı üzerine yerleştirilen iki prob(uç) yardımı ile, bebeğin kalp atışlarını (kendi içeirisindeki ve bebeğin hareketi ile olan değişklikleri) ve uterusun kasılmasını izleyebildiğimiz poliklinik koşullarında bile yapılabilen kolay bir testtir.

 

Test 20 dk sürdürülür. 10 dk içeirisnde en az iki kere, bebek hareketi ile ilişkili bebeğin kalp atışlarında en az 15 sn süren ve 15 atım /dk artış gösteren değişiklikler olması testin reaktif olduğunu gösterir. Bu değişiklikler görülmüyor ise test 40 dk ya uzatılır. Bu süre içerisindede değişiklik olmaz ise test nonreaktif olarak değerlendirilir.

Test sırasında tarif edilen kalp atışlarındaki artışlar (akselereasyon) dışında azalmalar (deselerasyon) da görülebilir. kalp atışları sabit değildir saniyeler içerisinde bile değişiklikler gösterir. Bu duruma atım değişkenliği adı verilir ve bu değişkenlik de iyilik halinin değerlendirilmesinde önemli yer tutar. Değişkenliğin olmadığı NST de variabilite kaybından bahsedilir.

 

NST, 30. Gebelik haftasından sonra rutin gebelik kontrollerinde yapılabileceği gibi, bebeğin sıkıntı halinin izlenmesi gerektiği durmularda düzenli olarak yapılmalıdır.

  • Miad aşımı durumunda, hipertansiyon, diabet, kansızlık, kalp hastalıkları gibi gebeliği komplike eden hastalılar varlığında, bebek hareketlerde azalma olduğunda, erken doğum tehdidi, zarların erken açılması(EMR) ve gelişme geriliği takibinde, daha önce ölü doğum hikayesi bulunan gebelerde

 

NST, 28. Gebelik haftasından önce yapıldığında bebeğin sinir sisteminin tam olarak gelişmemesine bağlı olar kalp hareketlerini düzenlemede yeterli cevabı oluşturamayacağı için yanlış sonuçlar verebilir.

 

Bebeğin sıkıntı halinin yani oksijenlenmesinin bozulduğu durumlarda kalp aatışlarının saniyeler içinde oluşan değişiklikleri (atım değişkenliği) kaybolacaktır. Bebek hareketleri ile artması gereken kalp atışları yeterli akselerasyonu gösteremyecek ve tet non reaktif olarak yorumlanacaktır.

 

Non reaktif NST varlığında ileri tetkikler ile durum değerlendirilmeli ve fetal sıkıntının derecesine göre karar verilmelidir.

 

NST nin reaktif olması oldukça yüksek oranda doğrulukla bebeğin iyilik halini göstermektedir. Ani gelişen dekolman plasenta, kordon sarkması gibi olumsuzluklar dışında miadından önceki dönemde yaklaşık 1 hafta süre ile bebeğğin iyi olacağı yorumu yapılabilir.

Nonreaktif olarak yorumlanan NST de hatalı sonuç olma olasılığı da olabildiğnden ileri tetkikleri le sonucu netleştirmek gerekir.

 

 

CST (Kontraksiyon stress test)

 

Uterusta oksitosin hormonu yardımıyla 10 dk içerisinde 40-60 sn. süren 3 kasılma sağlanır, bu sırada bebek kalp hareketlerinin kasılmalarla ilişkisi değerlendirilir. Kasılmalar sırasında plasental kan akımında azalma olacağından plasental yetmezliği olan hastalarda bu zalma oksiyensizliğe nedn olacak ve NST de kalp atışlarında deselerasyonlar (düşmeler ) gözlenecektir. Plasental yetmezliği olmayanlarda ise bebek bu azalmayı tolere edecek ve kalp atışlarında azalma olmayacaktır. Testin yorumlanması ise;

 

Negatif: 10 dk içinde 3 kontraksiyonda geç deselerasyon olmaması

 

Pozitif: Belirgin, kalıcı deselerasyonların kasılmaların yarısımdan fazlasında olması

 

Kuşkulu: geçeci geç deselerasyonlar görülmesi

 

Yetersiz: kontraksiyonların oluşmaması

 

Negatif sonuçlar oldukça iyi fetal sonuçlarla ilişkilidir.

Pozitif sonuçlarda yakın izlem ve ileri değerlendirmeler de yapılmalıdır.

 

CST yapılmaması gereken durumlar

  • Erken doğum tehtidi

  • Çoğul gebelik

  • Klasik sezaryen yada myomektomi ameliyatı geçirmiş hastalar

  • Plasenta previa (Bebeğimn eşinin önde olması)

  • Plasenta dekolmanı (Bebeğin eşinin erken ayrılması

  • Servikal (rahim ağzında) yetmezlik olanlar
     

 

Fetal Biofizik Profil (FBP)

 

Ultrason yardımıyla gerçekleştirilen bu değerlendirmede yaklaşık 30 dakikalık gözlem periodu içerisinde aşağıdaki değerler incelnir ve yorumlanır:

 

  • Fetal kalp atımı: NST reaktif / nonreaktif

 

  • Fetal solunum: 30 dk içinde en az 30 sn süren solum hareketi olması /30 sn den daha kısa sürmesi

 

  • Fetal hareketler: en az 3 belirgin gövde hareketi veya kol bacak hareketi olması/ 2 veya daha az gövde ya dfa kol bacak hareketi

 

  • Fetal tonus: kol-bacak ya da gövdede en az bir defa ekstensiyon sonrası fleksiyona dönüş, elin açılıp kapanması/ hareketlerin azlamış ya da olmaması, parmakların hep açık olması

 

  • Amniyotik sıvı hacmi: İki dikey düzlemde 2 cm’ik en az bir cep bulunması / hiç sıvı olmaması ya da 2 cm’den küçük cep olması

 

Diyabet, IUGR, gün aşımı gebelik, preeklampsi gibi riskli gebeliklerde haftada iki defa yapılabilir.

 

Çok zaman aldığı ve ultrsonografide deneyim gerektirdiğinden sadece amniyotik sıvının ölçümü ve NST ile değerlendirilen Modifiye Biofizik Profil uygulamasının da başarılı sonuçlar verdiği görülmüştür. Sıvı indeksi nin 5 cm in altında olması anormal kabul edilmiş ve NST ile birliklte değerlendirilerek yorumlanmıştır.

 

Bebek hareketlerin değerlendirilmesi

Genelde, bebek hareketlerinin duyulması bebeğin sağlığının iyi olduğunun bir göstergesidir. 20-30 gebelik haftaları arasında genel vücut hareketleri dah organize hale gelir ve bebek dinlenme ve aktivite periyodları gösterir. Anne adayı bu düzeni anlamaya başlamıştır. Miyadında bebekte, amniotik sıvının azlamaya başlaması ve rhaim içerisinde bebeğin yerinin azalmaya başlaması nedeniyle hareketlerde azalma olabilir. Bir çok fetal hareket sayma yöntemi olmasına rağmen (hareketlerin sayısı ve süreleri değişiklik gösterir) ideal ve basit olanı günde 10 fteal hareketin sayılmasıdır. Azalmış fetal hareket varlığında ftal iyilik halini değerlendirmek için NST, Amnion sıvı incelemesi, FBP ya da doppler den yararlanılmalıdır

 

 

Ultrasonografi

Ultrasonografi ses dalgalarını kullanan bir tekniktir. Röntgen ışınları ve radyasyon içermez. Kulağımızın duyamayacağı kadar yüksek frekanstaki ses dalgaları karnınızın üzerinde gezdirilen ‘probe’ adı verilen cihaz yardımıyla vücudunuza gönderilir ve ve vücudunuzdaki farklı dokulardan farklı şekilde geri yansıyan ses dalgaları yine probe tarafından algılanır. Farklı yapıdaki dokulardan yansırken ses dalgalarının özelliklerinde değişimler olur. Bu değişimler sayesinde ses dalgaları probun bağlı olduğu merkezi işlem birimi tarafından görüntüye çevrilerek monitöre aktarılır ve ultrasonografi görüntüsü elde edilir. 1970’lerde, bu teknolojinin güvenliğiyle ilgili birçok yeni kaygı ortaya çıkmış; tanı sırasında kullanılan ultrasonik dalgaların kromozomları etkileyip etkilemeyeceği tartışılmıştır. Ancak, ultrasonun tanı amaçlı kullanımının etkinliği üzerine yıllar süren araştırmalar sonucunda, bu kaygıların yersiz olduğu kabul edilmiştir.

 

Gebelikte Ultrason kullanımı

Ultrasonografi fetusun değerlendirilmesinde güvenli ve etkili yöntem olarak kabul edilir.

 

- Gebeliğin tanısı

  • Gebelik yaşının belirlenmesi: özellikle erken dönem ultrasonları ( 20 li gebelik haftalarına kadar) gebelik yaşını belirlemede son derece doğru bilgiler sağlar. SAT’ını bilmeyen gebeler için gelişme geriliği tanısında erken dönem ultrasonografik ölçümler önem kazanır.

  • Bebeğin canlılığının değerlendirilmesi: erken gebelik haftalarında missed abort, mol gebeliği veya dış gebelik tanıları ultrasonografik değerlendirmelerle anlaşılabilir.

  • Prenatal girişimler sırasında :Amniosentez, CVS, kordosentez gibi girişimler sırasında uygulamada kullanılacak iğnenin yönü, yolu ve bebeğe zarar verip vermediği konusunda yardımcı olur.

  • Bebeğin gelişiminin değerlendirilmesi: Çeşitli ölçümler yardımı ile ( kafa kemikleri arası mesafe(BPD), bacak boyu uzunluğu(FL), karın(AC)- baş çevresi(HC), vb.) gerçekleştirilir.

  • Bebeğin cinsiyetinin saptanması

  • Fetal anomalilerin saptanması: 20-22. Haftada yapılan detaylı ultrasonografik değerlendirmede bebekte ortaya çıkması muhtemel anormal gelişim bozuklukları değerlendirilir. (Çeşitli çalışmalarda farklı sonuçlar olmakla beraber, ultrasonografik teknolojideki tüm gelişmelere karşın en iyi cihazlar ve en tecrübeli uzmanların varlığında bile doğumsal kusurların ancak %70-80'i görülebilir. Ancak organ sistemlerine göre bu rakamların değiştiği ifade edilmiştir. En yüksek oran %86 ve %79 ile boyun ve merkezi sinir sistemi anomalileridir ve ondan sonra %67 ile böbrek anomalileri gelmektedir. En düşük sensitivite ise, %20 ile yüz anomalileri ve %24 ile kalp anomalilerini kapsamaktadır. Anomalilerin tanınması ile gebelik haftası arasındaki ilişki göz önünde bulundurulması gereken bir diğer noktadır.)

  • Bebeğin ağırlığının tahmin edilmesi

  • Amniyon sıvısı hastalıkları: oligohidroamnios, polihidroamnios, amniyotik bant, vb. tanısı

  • Plasentanın yerinin saptanması : Plasenta previa tanısı

  • Erken doğum riskinin tahmin edilmesi: Rahim ağzı uzunluğunu ölçümü erken doğumun önceden tahminnde ve mevcut durumun önemi hakkında yararlı bilgler sağlar

  • Fetal iyilik halinin değerlendirilmesinde kullanılan Fetal Biofizik profilin değerlendirilmesi

  • Gebelik sırasında rahim, yumurtalık ve tüplerde kitlesel lezyonların varlığı hakkında bilgi sağlar( myom, over kitleleri, vs.)

 

 

 

Doppler ultrasonografi

Hareketli bir cisimden yansıyan ses dalgalarının frakansındaki değişimden faydalanarak cismin hareket hızının hesaplanabilmesi prensibinden yararlanır.Yani hareket eden bir cisme belli frekansta ses dalgaları yollanırsa , bu cisimden geri yansıyan ses dalgalarının frekansında bir değişim olur. Gönderilen ve geri yansıyan ses dalgalarının frekansları arasındaki farktan yararlanılarak cismin hareket hızı hesaplanabilir. bu fizik özelliğinden ultrasonografi de en çok kan akımına ait verilerin elde edilmesinde yaralanılır. Gebelik sırasında doppler ultrasonografi gebelikle ilgili komplikasyonlar hakkında değerli öngörülere olanak sağlar. Uterusa giden atardamarlardaki kan akımı özellikleri ilerleyen gebelik haftalarında bebekte rahimiçi gelişme geriliği, annede preeklampsi ve ilgili sorunların gelişme riskine ait önemli uyarılar verebilir. Yine aynı şekilde göbek kordonundaki kan akımı ve bebeğin çeşitli damarlarındaki kan akımı özellikleri de bebeğin plasentadan yeterli besin ve oksijen alıp almadığı konusunda direkt ve objektif veriler sağlar.

 

Gebelikte doppler incelemesinde en sık kullanılan damarlar:

 

  • Umblikal arter (Göbek kordonu atar damarı)

  • Uterin arter( rahimi besleyen atar damar)

  • MCA, Orta beyin atar damar

  • Fetal aorta

  • Umblikal ven (Göbek kordonundaki toplar damar)

  • Duktus venozus

 

 

Doppler incelemenin yapıldığı durumlar

 

  • 20-22 hafta detaylı ultrasonografi sırasında

  • IUGR (rahim içi gelişme kısıtlanması) tanısı, takibi

  • Daha önceki gebeliklerde gelişme geriliği, intrauterin fetal ölüm olması

  • Gebeliğn indüklediği hipertansiyon, preeklampsi,eklampsi

  • Daha önceki gebeliklerde tansiyon yüksekliği, preeklampsi olması

  • Fetal anomali şüphe,tanı,takibi

  • Çoğul gebeliklerdeki bebeklerin eşit gelişmemesi (ikiz ikiz tranfüzyon sendromu, vs.)

  • Fetalkalp defektleri, hastalıkları

  • Annede kalp-damar hastalıkları

 

 

 

Gebelikte Ultrasonun Zararı var mı?

Ultrasonografi geçmişi 40 yıla ulaşmış olan bir tekniktir. Laboratuar ortamında yapılan çalışmalarda ultrasonografinin doku üzerinde neden olabileceği iki etki belirlenmiştir. Bunlar ısı arttırıcı etkisi ve kavitasyon etkisi olarak adlandırılır. Isı oluşturma etkisi ultrasonografini süresi ve kullanılan frekansla doğru orantılıdır. Rutin uygulamalarda kullanılan frekans ve uygulama süreleriyle ısı artışının zararlı bir etkisi gösterilmemiştir. Kavitasyon etkisi ultrasonografi uygulanan dokuda baloncuklar oluşması şeklinde tanımlanabilir ve doku harabiyetine neden olabilir. Ancak yine gebelikte uygulanan ultrasonografide de kavitasyon etkisi gösterilememiştir. Yapılan pek çok çalışmada ultrasonografinin etkilerine bağlı olduğu kanıtlanmış herhangi bir sakatlık saptanmış değildir. Görme bozuklukları, sağırlık, solaklık, gelişme geriliği, çocukluk çağı lösemileri, konuşma bozuklukları gibi pek çok sorun için ultrasonografinin olumsuz yönde etkisi olup olmadığı araştırılmış ancak herhangi bir sonuca ulaşılamamıştır. Amerikan Tıpta Ultrason Enstitüsü (The American Institute of Ultrasound in Medicine, AIUM) yayınladığı bildiride kısaca şu görüşü kabul ettiğini bildirmektedir: "Bugüne kadar hastalar ya da cihazları kullanan kişiler üzerinde, günümüzdeki tipik tanısal ultrason cihazlarına ait dalgalara maruz kalma neticesinde ortaya çıktığı kanıtlanmış biyolojik bir etki bildirilmemiştir. Gelecekte bu tür bir biyolojik etkinin ortaya çıkma olasılığı bulunmakla birlikte eldeki güncel veriler tanısal ultrasonografinin yararının eğer varsa bile zararından daha fazla olduğunu göstermektedir."

Down Sendromu Taraması
Down Send. Tanısı
Şeker Taraması
Grup B Streptokok
NST / CST
Ultrasonografi
Şeker tölerans testleri
Non Stres Test ( NST)
Ultrasonografi (USG)

Ara

+905326594323

Email 

Takip Et

  • Instagram

mdburcin@gmail.com

+90 532 6594323

  • Youtube
  • Instagram
Happy Baby

Op. Dr. Burçin Demirel

Web sitesinde yer alan içeriklerin tamamı bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi yöntemleri için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

bottom of page